Tadından Geçilmez!

Yemek yapan erkek severim ben…

Severim, sevmek lazım onları…

Ama bahsettiğim mangalın başında durup bütün yemeği kendi yaptı zanneden bir adam değil ya da al biraz salça, biraz domates, iki tutum da kekik diyip bunu makarnanın üstüne atıp “fena soslu makarna yaparım” diyen adamlarda değil…

Gerçekten yemek yapan adamlardan bahsediyorum, özene bezene sofrasını hazırlayan, yemeğin tadına bakmayı bilen ve mutfağı bıraktığında savaş alanı ilan etmeyen adamlardan neden bilmem böyle adamlar kadın ruhundan daha iyi anlar gibi geliyor bana…

(Issız adam ne olacak demeyin beni burada zıvanadan çıkarmayın!)

Aslında sanırım konu her şeyi iyi yapmaya çalışmakla alakalı, biraz öyle biraz böyle olmamakla… Yemek yapıyorsan yemeğin hakkını vermekte, yazıyorsan yazmanın hakkını vermekte, seviyorum diyorsan sevmenin ve karşındakinin hakkını vermekte bunu yapabilen adamlar istiyorum hayatımda… Aldatıyorsan onun bile hakkını vereceksin, aldatmak senin uçkurunun derdineyse bunu açık açık söyleyeceksin yok karşındakindeyse sorun, eksiği gediği varsa bunu da söylemeyi bileceksin.

İyi bir yemek yapar gibi yaşacaksın yani hayatı biraz ondan biraz bundan ile değil, neye ne kadar gerekiyorsa o kadar katarak, gerektiği kadar yaşamak lazım, gerektiğini katıp yemeği lezzetlendirmek lazım, hayatı keyiflendirmek lazım.

Her şeyi hakkı ile yapan, ikide bir ağız değiştirmeyen, ne istediğini bilen adamları severim ben çünkü o adamlarla daha kolaylaşır hayat, o adamların arkasından ağlamak gerekirse o bile keyif verir kadına, gerçekten bir sebebi vardır adamın ağlatmak içinde güldürmek içinde çünkü…

Böyle adamlarla hayat tadından geçilmez!

Hiç yorum yok: