Arabeks Havası

Kalemimin ucu bir arabesk kokuyor ki sormayın!

Kafamın içindekileri damlatıyorum ya kağıda, bir okuyorum ki nasıl bir arabesk tadı var yazdıklarımda, nasıl sarmışsa içimi özlem artık içimden yükseliyor çığlıkları.
Az bi dur kadın daha güzeli çıkabilir diyorum ama zihnimde ki cümlelerden de kurtulmak istiyorum. Belki de niyetim onu atmak içimden tüm bunları yaparken
ama sanki mühür basılmış gibi tenime, ruhuma, çıkmıyor o özlemin buram buram kokusu. Birde sinsi bir şey ki görmeyin, nasıl olmadık zamanda, olmadık bir cümle ile ya da bir şarkıda hortlayıveriyor...

Sonra alıyor sürüklüyor, olmadık bir yere bırakıyor ve ordan seyrediyor beni. Sonra silkelenip kendime geliyorum, kaldığım yerden devam etmeye çabalıyorum, bir süre sonra uyum gösteriyor bünyem ortama, sonra tekrar kağıt kalem, tekrar bir şarkı hoopp sürüklendik mi yine aynı yere,ben bilmem ama benden bir parça çok sevdi o çöreklendiğim yeri onu biliyorum.

İşin garibi bende seviyorum o yanımı, atamıyorum, satamıyorum, beleşe hiç veremiyorum.. Buram buram arabeskim dediğim gibi, bakıyorum en son yazdığım yazıya, paragrafa bakın hele...

"sabah uyandığımda huzur içinde uyuyan suretine takılsa gözlerim,
gözlerim orda sonsuz uykuyu tatsa,
dokunur mu o geceden sonra ölüm bana"

Arkadan Selami Şahin söylüyor sanki "özledim teninin kokusunu özledimmmm"

Yine de kocaman gülümsüyorum,arabesk olmayıda seviyorum, ne de olsa kocaman bir sebebi var, uzaklarda aynı gökyüzünü çatı saydığım tepemde...

Hiç yorum yok: