Töre Cinayetleri

Güldünya;şubat 2004’te öldürülerek yaşadığı trajediyle Türkiye’de namus cinayetlerinin görünür hale gelmesinde büyük rol oynadı....

Güldünya'ya

Kadın olmak
Başkalarının hiç görmediği bir çerçeveden bakmaktır hayata.
Anlatılamaz olanı yaşamak,
Anlatılmaz olmaktır
Kadın olmak.

Çok olmaktır.
Ve hep daha çok olmak bedeninle,
Yüreğinle,
Zekân ile hep var olmaktır
Kadın olmak.

Bazen hep olmaktır,
Bazen hiç olmak,
Bazen sığınılacak liman olmaktır
Kadın olmak.

Ve hep beklentileri vardır kadınları,
Hayata dair, insana dair, tabiata dair
Ama Çoğu zaman kendi beklentilerini unutup,
Başkalarının beklentilerine cevap olmaktır
Kadın olmak.

Doğurganlıktır,
Aşktır,
Acıdır,
Kadın olmak

Bazen sadece cinsiyeti nedeni ile okuyamamak,
Ve beş büyük baş hayvana satılmaktır.
Bazen yasaklı,
Bazen tamamen yasaksız olmaktır
Kadın olmak.

Adına savaşmaktır,
Adına barış yapmaktır
Kendi içinde bile dengesizliktir bazen
Kadın olmak.

Anadır, bacıdır, yardır, fahişedir, duldur, narindir, anlaşılmazdır
Unutulmazdır, sabırdır, heyecandır, ihtirastır, zekâdır, sevdadır…
Kadın olmak.
Çok olmaktır,
Tek olmaktır,
Çoğul olmaktır…

Ve hep kadın olmaktır…

Ve sen Güldünya; gencecik bir kadın olarak kısacık yaşamının içinde daha doğrusu başkaları tarafından kısaltılan yaşamının içinde hiç inanılası hiç yaşanılası şeyler yaşamamışsın. Bizlerin ancak senin ölümün ile öğrendiğimiz kısacık yaşamının içine ne kadar da çok acı sığdırmak zorunda kalmışsın. O kendisini insan zanneden varlığın sana tecavüz etmesi ile başlayan olaylar, bu insanlık dışı olayın sonunda yaşamakla yükümlendiğin annelikle devam etmiş. Düşünüyorum da o küçücük yüreğinde kim bilir neler hissettin anne olacağını öğrendiğin anda kim bilir nasıl karıştı mutluluğun acına.

Ve daha sonra İstanbul’a gönderilmişsin ailen tarafından. Acaba biliyor muydun neden gönderildiğini Büyük şehre, neden kaçırılmaya çalışıldığını biliyor muydun?

Ancak maalesef bu kaçış seni o acı sondan kurtarmaya yetmemiş, Şubat 2004’ de hastane odasında o doğrultulan silahın namlusunun ucunda sen, tetiğinin ucunda kardeş bildiğinin parmağı varmış. Ölüm seni daha 17 yaşında belki de yaşama tekrar tutunacağın hastane odasında bulmuş.

Her düşündüğümde bir insan olarak, bir kadın olarak içimin acıdığı bu hikâyeyi sen yaşadın Güldünya, bir cinayete kurban gittin hem de kardeşinin çektiği tetikten çıkan mermiler yüzünden, sen ismin kadar güzel bir yaşamı hak ederken insanın aklına sığmayacak kadar büyük bir haksızlıkla başkasının işlediği günah sana canınla ödetilmeye çalışıldı. Ve bunu planlayan seni ölüme mahkûm eden kişiler tarafından da başarı ile sonuçlandı.

Şimdi her düşündüğümde aklımın asla alamayacağı bu hayat hikâyesinin sonun da ben kendi adıma, sana rahat uyu demek istiyorum sonsuz uykunda, bunların sonu gelecek, başka bir kadın daha bunları yaşamayacak demek istiyorum. İşte bu yüzden yazıyorum sana, bu satırları, okuyamayacağını bilsem de. Belki birileri bu gerçekleri görür, artık canımızı böylesine acıtmaktan vazgeçer diye. Sen hiç farkına varmadan hepimize ışık oldun, belki birilerinin aynı acıları yaşamasına engel olacaksın, ama keşke bunların hiçbiri yaşanmamış olsaydı ve sen şu an yaşamına en hak ettiğin şekilde devam ediyor olsaydın. Son sözüm ne diye sorarsan, umarım tekrar bu acılarla yüz yüze kalmak ve böyle bir mektubu yazmak zorunda kalmam.

Sda

Rahat uyu Güldünya, suçlu sen değilsin...

Hiç yorum yok: